Canınız hiçbir şey yapmak istemiyorsa, kendinizi sinirli, yorgun ve kaygılı hissediyorsanız, bir yandan baş ve karın ağrısıyla, bir yandan kabaran iştahınız ve şişen vücudunuzla mücadele ediyorsanız, adet öncesi sendromuyla karşı karşıya olabilirsiniz. Birçok kadın adet öncesi günlerde buna benzer fiziksel veya ruhsal değişiklikler hissediyor.
Aydan aya ortaya çıkan bu değişiklikler kadınların günlük hayatını oldukça zorlaştırıyor. Memorial Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Op. Dr. Baran Celtemen, adet öncesi sendromu ve sendromla baş etme yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Belirtiler fiziksel ve duygusal olabilir
Adet öncesi sendromunun en yaygın fiziksel belirtileri arasında susuzluk ve iştah değişimleri, göğüslerde hassasiyet, şişkinlik ve kilo alma, yorgunluk ve cilt problemleri bulunmaktadır. Bunların yanı sıra; baş ve karın ağrısı, mide ve bağırsak şikayetleri, el ve ayaklarda şişme de kadınların adet öncesi yaşayabileceği belirtiler olabilir. Kadınları bu dönemde zorlayan duygusal belirtiler de oldukça yaygındır. Öfke patlamaları, ağlama nöbetleri, kaygı, konsantrasyon bozukluğu, uyku problemleri, sosyal geri çekilme ve cinsel isteksizlik adet öncesi sendromunun başlıca duygusal belirtilerindendir.
Depresyon ve kaygı bozukluğu ile karıştırılmamalı
Bazı durumlarda adet öncesi sendromu; kronik yorgunluk sendromu, huzursuz bağırsak sendromu, tiroit ve erken menopoz ile karıştırılabilmektedir. Ancak belirtilerin en çok benzerlik gösterdiği durumlar depresyon ve kaygı bozukluğudur. Adet öncesi sendromu için tedavi görmek isteyen kadınların yaklaşık yarısı bu iki rahatsızlıktan birine sahiptir. Depresyonun ve anksiyetenin belirtileri adet öncesi sendromun duygusal semptomları ile benzerlik gösterir. Bu iki durumda semptomlar bütün ay boyunca sürmektedir. Adet öncesi sendromu tanısı koyabilmek için; belirtilerin en az üç adet dönemi boyunca adet gününün öncesindeki 5 gün süresince kendini göstermesi ve başlangıçtan sonraki dört gün içinde sonlanması gerekir. Bunun yanı sıra kişinin günlük aktivitelerini de kısıtlamalıdır. Bu durumda adet dönemlerinizden önce yaşadığınız belirtileri not almanız tanı konması açısından faydalı olacaktır.
Düzenli egzersiz ve iyi uyku önemli
Hızlı bir yürüyüş, bisiklete binmek, yüzmek gibi aktiviteler kalp atış hızını ve akciğer fonksiyonlarını arttırarak adet öncesi sendromu yaşayan kadınlarda yorgunluğu ve depresif hisleri azaltmaktadır. Düzenli egzersiz yapmak sadece bu dönemde değil hayatın her döneminde gereklidir, haftada 3-4 gün 30 dakika egzersize ayırmak idealdir. Bir uzmanın önerisiyle yoga, meditasyon ya da masaj terapisi de stresi azaltarak rahatlamaya yardımcı olacaktır. Her gün aynı saatte kalkıp aynı saatte yatmak, kaliteli uyumak da adet öncesi sendromuna iyi gelebilir.
Tam buğday ekmeği, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzeler tüketin
Mercimek, esmer pirinç, makarna ve tam buğday ekmeği gibi tam tahıllardan oluşan gıdalarda bulunan kompleks karbonhidratlar adet öncesi sendromunda önüne geçemediğiniz iştahınızı düzenleyecek ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Yağ, tuz ve şeker alımını azaltıp, kafein ve alkolden uzak durmak, sofranızdan kalsiyum açısından zengin yoğurt ve yeşil yapraklı sebzeleri eksik etmemek de faydalı olabilir.
Belirtileriniz hafif ve orta dereceyse, sıklıkla yaşam tarzı değişiklikleri ve iyi bir beslenme ile rahatlayabilirsiniz. Ancak belirtiler şiddetlenir ve hayatınızı kısıtlamaya başlarsa, mutlaka bir uzmana başvurmanız gerekmektedir.
Aydan aya ortaya çıkan bu değişiklikler kadınların günlük hayatını oldukça zorlaştırıyor. Memorial Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Op. Dr. Baran Celtemen, adet öncesi sendromu ve sendromla baş etme yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Belirtiler fiziksel ve duygusal olabilir
Adet öncesi sendromunun en yaygın fiziksel belirtileri arasında susuzluk ve iştah değişimleri, göğüslerde hassasiyet, şişkinlik ve kilo alma, yorgunluk ve cilt problemleri bulunmaktadır. Bunların yanı sıra; baş ve karın ağrısı, mide ve bağırsak şikayetleri, el ve ayaklarda şişme de kadınların adet öncesi yaşayabileceği belirtiler olabilir. Kadınları bu dönemde zorlayan duygusal belirtiler de oldukça yaygındır. Öfke patlamaları, ağlama nöbetleri, kaygı, konsantrasyon bozukluğu, uyku problemleri, sosyal geri çekilme ve cinsel isteksizlik adet öncesi sendromunun başlıca duygusal belirtilerindendir.
Depresyon ve kaygı bozukluğu ile karıştırılmamalı
Bazı durumlarda adet öncesi sendromu; kronik yorgunluk sendromu, huzursuz bağırsak sendromu, tiroit ve erken menopoz ile karıştırılabilmektedir. Ancak belirtilerin en çok benzerlik gösterdiği durumlar depresyon ve kaygı bozukluğudur. Adet öncesi sendromu için tedavi görmek isteyen kadınların yaklaşık yarısı bu iki rahatsızlıktan birine sahiptir. Depresyonun ve anksiyetenin belirtileri adet öncesi sendromun duygusal semptomları ile benzerlik gösterir. Bu iki durumda semptomlar bütün ay boyunca sürmektedir. Adet öncesi sendromu tanısı koyabilmek için; belirtilerin en az üç adet dönemi boyunca adet gününün öncesindeki 5 gün süresince kendini göstermesi ve başlangıçtan sonraki dört gün içinde sonlanması gerekir. Bunun yanı sıra kişinin günlük aktivitelerini de kısıtlamalıdır. Bu durumda adet dönemlerinizden önce yaşadığınız belirtileri not almanız tanı konması açısından faydalı olacaktır.
Düzenli egzersiz ve iyi uyku önemli
Hızlı bir yürüyüş, bisiklete binmek, yüzmek gibi aktiviteler kalp atış hızını ve akciğer fonksiyonlarını arttırarak adet öncesi sendromu yaşayan kadınlarda yorgunluğu ve depresif hisleri azaltmaktadır. Düzenli egzersiz yapmak sadece bu dönemde değil hayatın her döneminde gereklidir, haftada 3-4 gün 30 dakika egzersize ayırmak idealdir. Bir uzmanın önerisiyle yoga, meditasyon ya da masaj terapisi de stresi azaltarak rahatlamaya yardımcı olacaktır. Her gün aynı saatte kalkıp aynı saatte yatmak, kaliteli uyumak da adet öncesi sendromuna iyi gelebilir.
Tam buğday ekmeği, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzeler tüketin
Mercimek, esmer pirinç, makarna ve tam buğday ekmeği gibi tam tahıllardan oluşan gıdalarda bulunan kompleks karbonhidratlar adet öncesi sendromunda önüne geçemediğiniz iştahınızı düzenleyecek ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Yağ, tuz ve şeker alımını azaltıp, kafein ve alkolden uzak durmak, sofranızdan kalsiyum açısından zengin yoğurt ve yeşil yapraklı sebzeleri eksik etmemek de faydalı olabilir.
Belirtileriniz hafif ve orta dereceyse, sıklıkla yaşam tarzı değişiklikleri ve iyi bir beslenme ile rahatlayabilirsiniz. Ancak belirtiler şiddetlenir ve hayatınızı kısıtlamaya başlarsa, mutlaka bir uzmana başvurmanız gerekmektedir.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.