Modern yaşamın kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkan bel ve boyun ağrılarının en önemli sebebi bel ve boyun fıtıkları.
Fıtık, omurgayı meydana getiren kemiklerin arasındaki disklerden bir veya birkaç tanesinin, kendilerini tutan bağı iterek ya da yırtarak omurilik, omuriliği saran zar veya sinirlerin üzerine çıkıp, bu sinirlere baskı yapması olarak açıklanıyor.
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr.Hikmet Uluğ'un verdiği bilgilere göre; bilindiği gibi ayakta durmamızı, öne, arkaya, sağa sola eğilmemizi sağlayan omurgamız, omur adı verilen silindir biçimindeki kemiklerden yapılmış. Boyun bölgesinde 7 tane, göğüs bölgesinde 12 tane, bel bölgesinde 5 tane ve kuyruk sokumu bölgesinde de 5 tane omurumuz var. İç kısmı yuvarlak bir kanal şeklinde olan omurgamızın içinden, beyinden çıkıp bel bölgesine inen omurilik geçiyor. Omuriliği, biri onu sımsıkı saran, diğeri biraz daha gevşek ve ince, bir diğeri de parşömen kağıdı gibi üç zar çevreliyor. En dıştaki zar ile ortadaki zar arasında beyin omurilik sıvısı dolaşıyor.
Omurların yanlarındaki deliklerden de boyun bölgemizden kollarımıza, göğüs bölgesinden göğsümüze ve kalbimize, bel bölgemizden de ayaklarımıza giden sinirler çıkıyor. Omurların arasında bizim hareket edebilmemizi sağlayan diskler yer alıyor. Disklerin içinde de nukleus pulposus adı verilen bir çekirdek var. Bu çekirdeğin etrafı bağ dokusu ile çevrilerek halka biçiminde düzenlenmiş. Bu disklerin en önemli özelliği, kan damarlarına sahip olmadığı için, çok iyi beslenememesi ve travmalara karşı duyarlı olması. Omurgamız normalde dik duruyor ve üzerine yük biniyor. Bütün yükü ise silindir şeklindeki omurlar ve onların arasındaki diskler çekiyor. Aynı zamanda omurgamızın arkasında çok sağlam kaslar var. Bu kaslar omurgayı vücudun diğer kemiklerine asıyorlar. Bir de karın bölgesinde kaslarımız bulunuyor. Karnımızdaki kaslar ve arkadaki kaslar ne kadar güçlü olursa, omurgaya binen yük o kadar azalıyor.
Fıtığın Belirtileri
Fıtığın en önemli belirtisi ağrı. Bacağı belle birlikte tutan ağrı, beldeki sinirin baskı altında bulunduğunu gösteriyor ve fıtığın en sık görülen bulgusunu oluşturuyor . Boyun fıtığında da, kola giden sinirler baskı altında bulunduğu için kol ve boyun ağrısı görülüyor. Fıtık hangi sinir grubuna baskı yapıyorsa, ağrı o sinirlerin ulaştığı organlarda hissediliyor. Ağrının yanı sıra baskı altındaki sinirin dağıldığı alanda uyuşukluk görülüyor. Bacakta veya kolda sinirin çalıştırdığı kasta güçsüzlük ve refleks kaybı gelişebiliyor. Bunun yanı sıra bel fıtıklarında idrar ve büyük tuvaleti yapmayı sağlayan sinirler bası altında kalmışsa idrar ile büyük tuvaleti yapamama ve hissetmeme gibi ciddi belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Bazı durumlarda bel fıtıkları cinsel güç kayıplarına da neden olabiliyor
Nasıl Oluşuyor?
Kan damarları olmadığı için çok iyi beslenemeyen ve yük altında kalan, zaman zaman travmalarla karşılaşan omurların arasındaki diskler bombeleşerek, normal formunu kaybediyor. Omurların arasından dışarı doğru kabarıyor. Bel bölgesinde kabardığı zaman bacaklara giden sinirlere, boyun bölgesinde kabardığı zaman da kollara giden sinirlere baskı yapıyor. İşte bu omurların arasından disk kabarmaları fıtık olarak adlandırılıyor. Fıtık başta ağrı olmak üzere çeşitli şikayetlere yol açıyor. Bütün fıtıkların yüzde 90’ının bel, yüzde 10’unun ise boyun bölgesinde oluşuyor. geriye kalan göğüs fıtıklarının yüzdeye girmeyecek kadar düşük oranda görülüyor.
Nedenleri Neler?
Bel ve boyun fıtıklarının en önemli nedeni "modern yaşam şartları" Bu şartlar bel ve boyunda "makro ve mikro travmalara" neden oluyor. Örneğin, dizlerinizi bükmeden yere eğilir ve yerden 20 kilogram ağırlığında bir yük kaldırırsınız; bu belinize yaptığınız makro bir travmadır. Yukarı uzanır raftan 20 kilogramlık yük indirirsiniz; bu boynunuza yaptığınız makro bir travmadır. Arabada giderken ani fren yaparsınız boynunuz çok sert bir şekilde aniden sarsılır, bu boynunuza yaptığınız mikro tarvmadır. Uzun süre bilgisayar karşısında hareketsiz oturursunuz bu hem belinize hem de boynunuza yaptığınız mikro travmadır. Evde bir yana kaykılarak uzun süre televizyon izlersiniz; bu da belinize yaptığınız mikro travmadır. Günümüz insanı modern çağla birlikte arabaya biniyor, bilgisayar kullanıyor, tabiat koşullarından uzaklaşıyor, bütün bunların üzerine kaslarını güçlendirecek ve omurlara binen yükü azaltacak hareketleri kısıtlıyor, spor yapmıyor, şişmanlıyor... Bütün bunların sonucunda da bel ve boyun fıtıkları artıyor. Omurga yaşlanmasına bağlı olarak daha ileri yaşlarda rastlanan boyun fıtıkları artık 30-35 yaşındaki kişilerde de görülüyor. Bu da sağlıksız yaşayan, egzersiz yapmayan, araba ve bilgisayar kullanan ve toplumun büyük bir bölümü oluşturan gençlerin risk altında olduğunu gösteriyor.
Risk Faktörleri Neler?
Bel fıtığının pek çok risk faktörü bulunuyor. Bu faktörlere dikkat edildiği takdirde bel fıtığı oluşumu büyük oranda önlenebiliyor.
Obezite: Aşırı kilolar bel fıtığının en sık nedenini oluşturuyor. Vücudumuzun ağırlığını omurgamız taşıyor. Omurganın esnekliğini sağlayan ve bir tür destek yastığı olarak hizmet eden disklerin aşırı baskıya maruz kalması deforme olmasına, şeklinin bozulmasına yol açıyor. Normal şeklini kaybederek dışarıya doğru kabaran, fıtıklaşan disk, baskı yaptığı sinirin fonksiyonlarını etkileyerek değişik bulgulara neden oluyor.
Hareketsizlik: Vücudumuzun yükünü sadece omurgamız taşımıyor. Karın kaslarımız ve tüm sırt ve belimizde omurga boyunca uzanan kaslarımızın fonksiyonu da büyük önem taşıyor. Hareketsiz yaşam, düzenli fizik egzersiz yapmama gibi durumlarda kaslar yeterince güçlü olamıyor. Bunun sonucunda kasların taşıması gereken vücut ağırlığı da omurga üzerine dolayısıyla disklerin üzerine binerek fıtıklaşmaya yol açıyor.
Sigara İçme: Sigaranın disk dejenerasyonlarını artırdığı birçok yayında bildiriliyor. Günlük yaşamda omurga fizyolojisine uygun hareket etmemek. Günlük yaşantımızda farkında olmadan yük kaldırma, nesneleri itme, çekme gibi yaptığımız bir dizi harekette, omurga fizyolojisine uygun davranılması gerekiyor.
Tanı Nasıl Konuyor?
Ağrı temel belirti olmasına karşın asıl tanı muayene ve MR, BT gibi görüntüleme sistemleri ve kas sinir iletisinin ölçüldüğü elektrofizyoloji testleri ile konuyor. İlk olarak sinire yönelik muayene yapılıyor. Sırt üstü yatan bir hastada bacak düz olarak yukarı kaldırıldığında bası altındaki sinirin gerilmesine bağlı olarak bacaktaki ağrı şiddetleniyor. Sinirin dağıldığı alandaki duyu ve karşı taraf aynı alan duyusu karşılaştırılarak uyuşukluk olup olmadığına bakılıyor. Sinirin çalıştırdığı kasın gücü gözlemleniyor. Örneğin 5. sinir kökü ayağın bilekten geriye doğru hareketini sağlıyor. Bu sinir bası altındaysa bu harekette zayıflık oluyor. Bu muayene sonucunda sinirin bel bölgesinde bası altında kaldığı kararına varılırsa, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, myelografi gibi görüntüleme yöntemleriyle tanı konuluyor.
Fıtık, omurgayı meydana getiren kemiklerin arasındaki disklerden bir veya birkaç tanesinin, kendilerini tutan bağı iterek ya da yırtarak omurilik, omuriliği saran zar veya sinirlerin üzerine çıkıp, bu sinirlere baskı yapması olarak açıklanıyor.
Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nöroşirurji Uzmanı Op.Dr.Hikmet Uluğ'un verdiği bilgilere göre; bilindiği gibi ayakta durmamızı, öne, arkaya, sağa sola eğilmemizi sağlayan omurgamız, omur adı verilen silindir biçimindeki kemiklerden yapılmış. Boyun bölgesinde 7 tane, göğüs bölgesinde 12 tane, bel bölgesinde 5 tane ve kuyruk sokumu bölgesinde de 5 tane omurumuz var. İç kısmı yuvarlak bir kanal şeklinde olan omurgamızın içinden, beyinden çıkıp bel bölgesine inen omurilik geçiyor. Omuriliği, biri onu sımsıkı saran, diğeri biraz daha gevşek ve ince, bir diğeri de parşömen kağıdı gibi üç zar çevreliyor. En dıştaki zar ile ortadaki zar arasında beyin omurilik sıvısı dolaşıyor.
Omurların yanlarındaki deliklerden de boyun bölgemizden kollarımıza, göğüs bölgesinden göğsümüze ve kalbimize, bel bölgemizden de ayaklarımıza giden sinirler çıkıyor. Omurların arasında bizim hareket edebilmemizi sağlayan diskler yer alıyor. Disklerin içinde de nukleus pulposus adı verilen bir çekirdek var. Bu çekirdeğin etrafı bağ dokusu ile çevrilerek halka biçiminde düzenlenmiş. Bu disklerin en önemli özelliği, kan damarlarına sahip olmadığı için, çok iyi beslenememesi ve travmalara karşı duyarlı olması. Omurgamız normalde dik duruyor ve üzerine yük biniyor. Bütün yükü ise silindir şeklindeki omurlar ve onların arasındaki diskler çekiyor. Aynı zamanda omurgamızın arkasında çok sağlam kaslar var. Bu kaslar omurgayı vücudun diğer kemiklerine asıyorlar. Bir de karın bölgesinde kaslarımız bulunuyor. Karnımızdaki kaslar ve arkadaki kaslar ne kadar güçlü olursa, omurgaya binen yük o kadar azalıyor.
Fıtığın Belirtileri
Fıtığın en önemli belirtisi ağrı. Bacağı belle birlikte tutan ağrı, beldeki sinirin baskı altında bulunduğunu gösteriyor ve fıtığın en sık görülen bulgusunu oluşturuyor . Boyun fıtığında da, kola giden sinirler baskı altında bulunduğu için kol ve boyun ağrısı görülüyor. Fıtık hangi sinir grubuna baskı yapıyorsa, ağrı o sinirlerin ulaştığı organlarda hissediliyor. Ağrının yanı sıra baskı altındaki sinirin dağıldığı alanda uyuşukluk görülüyor. Bacakta veya kolda sinirin çalıştırdığı kasta güçsüzlük ve refleks kaybı gelişebiliyor. Bunun yanı sıra bel fıtıklarında idrar ve büyük tuvaleti yapmayı sağlayan sinirler bası altında kalmışsa idrar ile büyük tuvaleti yapamama ve hissetmeme gibi ciddi belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Bazı durumlarda bel fıtıkları cinsel güç kayıplarına da neden olabiliyor
Nasıl Oluşuyor?
Kan damarları olmadığı için çok iyi beslenemeyen ve yük altında kalan, zaman zaman travmalarla karşılaşan omurların arasındaki diskler bombeleşerek, normal formunu kaybediyor. Omurların arasından dışarı doğru kabarıyor. Bel bölgesinde kabardığı zaman bacaklara giden sinirlere, boyun bölgesinde kabardığı zaman da kollara giden sinirlere baskı yapıyor. İşte bu omurların arasından disk kabarmaları fıtık olarak adlandırılıyor. Fıtık başta ağrı olmak üzere çeşitli şikayetlere yol açıyor. Bütün fıtıkların yüzde 90’ının bel, yüzde 10’unun ise boyun bölgesinde oluşuyor. geriye kalan göğüs fıtıklarının yüzdeye girmeyecek kadar düşük oranda görülüyor.
Nedenleri Neler?
Bel ve boyun fıtıklarının en önemli nedeni "modern yaşam şartları" Bu şartlar bel ve boyunda "makro ve mikro travmalara" neden oluyor. Örneğin, dizlerinizi bükmeden yere eğilir ve yerden 20 kilogram ağırlığında bir yük kaldırırsınız; bu belinize yaptığınız makro bir travmadır. Yukarı uzanır raftan 20 kilogramlık yük indirirsiniz; bu boynunuza yaptığınız makro bir travmadır. Arabada giderken ani fren yaparsınız boynunuz çok sert bir şekilde aniden sarsılır, bu boynunuza yaptığınız mikro tarvmadır. Uzun süre bilgisayar karşısında hareketsiz oturursunuz bu hem belinize hem de boynunuza yaptığınız mikro travmadır. Evde bir yana kaykılarak uzun süre televizyon izlersiniz; bu da belinize yaptığınız mikro travmadır. Günümüz insanı modern çağla birlikte arabaya biniyor, bilgisayar kullanıyor, tabiat koşullarından uzaklaşıyor, bütün bunların üzerine kaslarını güçlendirecek ve omurlara binen yükü azaltacak hareketleri kısıtlıyor, spor yapmıyor, şişmanlıyor... Bütün bunların sonucunda da bel ve boyun fıtıkları artıyor. Omurga yaşlanmasına bağlı olarak daha ileri yaşlarda rastlanan boyun fıtıkları artık 30-35 yaşındaki kişilerde de görülüyor. Bu da sağlıksız yaşayan, egzersiz yapmayan, araba ve bilgisayar kullanan ve toplumun büyük bir bölümü oluşturan gençlerin risk altında olduğunu gösteriyor.
Risk Faktörleri Neler?
Bel fıtığının pek çok risk faktörü bulunuyor. Bu faktörlere dikkat edildiği takdirde bel fıtığı oluşumu büyük oranda önlenebiliyor.
Obezite: Aşırı kilolar bel fıtığının en sık nedenini oluşturuyor. Vücudumuzun ağırlığını omurgamız taşıyor. Omurganın esnekliğini sağlayan ve bir tür destek yastığı olarak hizmet eden disklerin aşırı baskıya maruz kalması deforme olmasına, şeklinin bozulmasına yol açıyor. Normal şeklini kaybederek dışarıya doğru kabaran, fıtıklaşan disk, baskı yaptığı sinirin fonksiyonlarını etkileyerek değişik bulgulara neden oluyor.
Hareketsizlik: Vücudumuzun yükünü sadece omurgamız taşımıyor. Karın kaslarımız ve tüm sırt ve belimizde omurga boyunca uzanan kaslarımızın fonksiyonu da büyük önem taşıyor. Hareketsiz yaşam, düzenli fizik egzersiz yapmama gibi durumlarda kaslar yeterince güçlü olamıyor. Bunun sonucunda kasların taşıması gereken vücut ağırlığı da omurga üzerine dolayısıyla disklerin üzerine binerek fıtıklaşmaya yol açıyor.
Sigara İçme: Sigaranın disk dejenerasyonlarını artırdığı birçok yayında bildiriliyor. Günlük yaşamda omurga fizyolojisine uygun hareket etmemek. Günlük yaşantımızda farkında olmadan yük kaldırma, nesneleri itme, çekme gibi yaptığımız bir dizi harekette, omurga fizyolojisine uygun davranılması gerekiyor.
Tanı Nasıl Konuyor?
Ağrı temel belirti olmasına karşın asıl tanı muayene ve MR, BT gibi görüntüleme sistemleri ve kas sinir iletisinin ölçüldüğü elektrofizyoloji testleri ile konuyor. İlk olarak sinire yönelik muayene yapılıyor. Sırt üstü yatan bir hastada bacak düz olarak yukarı kaldırıldığında bası altındaki sinirin gerilmesine bağlı olarak bacaktaki ağrı şiddetleniyor. Sinirin dağıldığı alandaki duyu ve karşı taraf aynı alan duyusu karşılaştırılarak uyuşukluk olup olmadığına bakılıyor. Sinirin çalıştırdığı kasın gücü gözlemleniyor. Örneğin 5. sinir kökü ayağın bilekten geriye doğru hareketini sağlıyor. Bu sinir bası altındaysa bu harekette zayıflık oluyor. Bu muayene sonucunda sinirin bel bölgesinde bası altında kaldığı kararına varılırsa, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, myelografi gibi görüntüleme yöntemleriyle tanı konuluyor.
Destekleriniz ve eleştirilerinizi için lütfen yorum yazınız. Teşekkürler.